Referandumda Neden Hayır Denmeli?
#101
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 23:13
Benim saat geç oldu dediğim konu ise sizin laiklikden dem vurmanız... Yani şu aşağıdaki cümleler için ben cevap verecektim ama geç olduğundan dikkatimde dağıldığından cevap vermedim... Yoksa sizi dikkate almadığımdan ya da saygısızlık yapmak istediğimden değil...
Kaldı kı bu ulke laık bır ulke. Basortulu kız olabılır ama basortulu kız ogrencı olamaz. unıversıteye basortulu gıremez. bu yasaktır. Sımdı sız yasagı delen laıklıgı yanı ataturkculugu takmayan ulkenın eksenını takmayan hatta sırf bu yuzden turklugun gereklerını yerıne getırmeyen bır kızın hakkını savunmaktan mı bahsedıyorsunuz?
bunu bu cumhurıyette degıl yapılmaya cabalanan 2.cumhurıyette yapabılırsınız yanı savunabılırsınız. Ama su halıyle su halde bunu savunamazsınız.
Sayın poseıdon,
Sanıyorum laıklık ve ataturk cumhurıyetınde konustugunuz dusunuldugunde bunu anlayamamıs olmanız ozellıkle 70 senedır atalarınızın bır 20 senede sızın anlamadıgınız dusunuldugunde ne kadar yazsak ne kadar yazdık desekte..nafile.
Anayasa değişikliği ile ilgili düşüncelerimi yazdım aynı şeyleri tekrar tekrar yazmanın mantığı yok... Sizin yazdıklarınızında üstte cevabı zaten var...
Şimdi siz bana laiklik ve cumhuriyet konusunda nasıl bir eleştiri getiriyorsunuz benimle neyi tartışmak istiyorsunuz...? Bunları yazarsanız bende size cevap verebiliirim.... Buyrun...
#102
Gönderim zamanı 02.09.2010 - 13:26
- BİR: İktidar ve yandaşlarının evet propagandasını fazla abartmaları ters etki yaratmaya başladı... Gereksiz ve ölçüsüz agresiflikler, cepheleştirici söylemler, duvarlardaki evet afişlerinin eziciliği evetlerden kaçışa yol açıyor.
- İKİ: İktidar partisinin Bir evetle her şey ama her şey değişecek imajı vererek referanduma olduğundan çok daha büyük değer atfetmesi de kuşkuları artırıyor. Ölçü kaçınca ters etki de kaçınılmaz hale geliyor.
- ÜÇ: Öyle ya da böyle bu referandumun AK Parti için bir ölüm kalım mücadelesi haline gelmesi de safların sıklaşmasına neden oluyor ve herkes kendi safını seçiyor.
- DÖRT: AK Parti karşıtlarının referandumu bir güvenoylamasına dönüştürme girişiminin hafiften başarı kazanması... Güvenoylaması havası, evetlerin düşüşüne yol açıyor.
- BEŞ: Bazı iktidar sözcülerinin, Hayır diyenin aklından şüphe ederim ya da Hayır verirseniz ekonomide dengeler bozulur türü demeçleri de toplumda hem tepkiye yol açıyor, hem de evetten kaçışa...
Ekrem Dumanlıya açık mektup
SEVGİLİ Ekrem kardeşim...
Gazeteniz son günlerde var gücüyle evete abanıyor.
Çok görmüyorum, abanabilirsiniz.
Hakkınızdır, tabii ki taraf olabilirsiniz.
Ama fakat lakin...
Hakkaniyet dediğimiz ölçüyü elden kaçırmamak koşuluyla...
Pazartesi günü gazetenizin verdiği Referandum eki, bu ölçüyü kaçırdığınızın açık delili gibiydi.
* * *
Ekin bir bölümünde Referandumda evet diyecek isimler, bir bölümünde ise Referandumda hayır diyecek isimler fotoğraflarıyla yer alıyordu.
Orhan Pamuktan Sezen Aksuya, Teomandan Rojine evet diyecek ünlüleri sayfaya özenle yerleştirmişsiniz.
Hayır diyecekler sayfasında ise...
Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek, Osman Pamukoğlu, Tuncay Özkan, Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin), Haydar Baş, Kamer Genç gibi isimler yer alıyordu.
Sevgili Ekrem kardeşim...
Bu ne kadar belden aşağı, ne kadar hilekârca, ne kadar çirkin, ne kadar bayağı, ne kadar yanıltıcı bir yansıtma biçimi...
Yani sizler evet diyerek Nobel ödüllü yazarların, Sezen Aksuların, dini bütün hoca efendilerin, yeşil sarıklı ulu hocaların safında yer almış oluyorsunuz...
Bize ise hayır dediğimiz için Abdullah Öcalanın, Doğu Perinçekin, Huysuz Virjinin, Tuncay Özkanın, Haydar Başın safına düşmüş oluyoruz, öyle mi?
Sevgili Ekrem kardeşim...
Hayır diyenleri Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, Huysuz Virjin, Osman Pamukoğlu, Haydar Baş gibi isimlere indirgeme gayretindeki desiseyi ve kurnazlığı fark etmeyecek kadar aptal değiliz.
Hadi bunu geçelim.
Ama hayır diyenleri, küçük köylü kurnazlıklarına başvurarak Abdullah Öcalanla aynı safta gösterme çabası da neyin nesi?
Bir kere Abdullah Öcalanın hayır dediği falan yok. Bunu nereden çıkarıyorsun?
İkincisi hayır oylarını Abdullah Öcalan üzerinden vurmaya kalkışmak hem ayıp, hem de mertçe bir tutum değil.
* * *
Sevgili Ekrem kardeşim...
Evet için canını verecek denli fedaileşebilirsin...
Hatta hayır diyeceklerin bu denli farklılaşmasını ya da birbirinden çok farklı noktalarda bulunan isimlerin hayır demesini de sorgulayabilirsin. Hem de aslanlar gibi sorgulayabilirsin.
Ama yapmaman gereken tek şey:
70li yılların Bütün kızıllar, bütün komünistler, bütün anarşistler toplandı, toplandı... geyiğini yeniden yürürlüğe sokmamandır.
Yani...
Hakkaniyet dediğimiz o kutlu ölçüye sonuna kadar riayettir.
Nice referandumlar, nice iktidar savaşları, nice seçimler geçer gider...
Sonunda bize kalacak olan o kutlu ölçüye ne derece uyup uymadığımız olacaktır.
Bu konuda biraz düşün istersen...
İbadet şuuruyla hayır diyeceğim
İLAHİYATÇI yazar Mustafa İslamoğlu şöyle demiş:
Bendeniz bir ibadet duyarlılığı içerisinde evet demenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Evet demek için ne Müslüman olmaya, ne dindar olmaya, ne şu, ne bu olmaya gerek var. Bu referandumda evet demek için vicdana sahip olmak yeterli.
* * *
Ben de cümleleri Mustafa İslamoğlundan ödünç alarak şöyle diyorum:
Bendeniz bir ibadet duyarlılığı içerisinde hayır demenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Hayır demek için ne Müslüman olmaya, ne dindar olmaya, ne şu, ne bu olmaya gerek var. Bu referandumda hayır demek için vicdana sahip olmak yeterli.
Ahmet Hakan
/kaynak
[Bebeğim Öldü]
Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…
#103
Gönderim zamanı 02.09.2010 - 15:54
Sayın poseıdon ılgınız ıcın tesekkurederım.. Merak edıyorum neden sıze bır soru soracagımı yada sızınle tartısmak ıstedıgımı dusundunuz? Bılıyorsunuz cevabını vermıssınız zaten.
Saygılarımla
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#104
Gönderim zamanı 02.09.2010 - 16:31
Siz yazımdaki bazı yerlere laiklik ve cumhuriyet ile ilgili bilgilerle eleştri getiridiğiniz için bende bu kavramlar üstünden mi tartışmak istiyorsunuz diye sordum... olay bu... diğer konularda zaten ikimizde inandığımız şeylerin yorumlarını getirdik...
#105
Gönderim zamanı 03.09.2010 - 16:19
98 nolu pencereden size EL sallıyorum. Galiba beni farketmediniz.
#106
Gönderim zamanı 03.09.2010 - 16:25
#107
Gönderim zamanı 03.09.2010 - 17:48
#108
Gönderim zamanı 04.09.2010 - 10:03
neden hayır denmeli ben hala hayır demeye ikna olamadım olmamda
pikaçu
Nihayet ya! sende olmasan hani.
Hayırlara vesile olasın emi.
Bu güne kadar Nerelerdeydin!!
anlat şu evetin aslını astarını da birinci ağızdan öğrenmiş olalım da biz de evet diyelim. Hee.
ayrıca akp standlarının yanında mhp liler hayır kampanyası yapıyo hep burda chp sağı birbirine düşürdü kenardan çekirdek çıtlatıp izliyo komikmi trajik mi pek anlayamadım
Bakmak ve Görmek arasındaki farkı anlayamıyorsak. İşte Asıl mesele burada.
Biraz daha gayret gösterirsen birşeyler olacağı kesindir.
#109
Gönderim zamanı 04.09.2010 - 10:06
#110
Gönderim zamanı 04.09.2010 - 13:28
evet demem için çok sebebp vardı anayasa değişikliği içerisinde ama şimdi daha çok neden var kılınçdaroğlu hayır diyosa ona evet denir agadaş
ayrıca hayır demeyi bilmeyen biriyim bununda etkisi var tabi
ve tebare kesmüke ve teala ceddüke vela ilahe geyrük devamınıda ben getirdim raskov
#111
Gönderim zamanı 05.09.2010 - 00:02
Mhp evet diyor beyler
Sendikalara evet demelerini belirtmişler..gerekcelerı harıka;
sendıka baskanları gerekceyı soyle sunuyor " Chp ile aynı kulvarda gozukemeyız,bu yuzden evet demeye karar verdık"
Aynen boyle dıyordu. Sımdı sendıkalar partıden ayrı hareket edıyor dıyecegım..aklım almıyor.. dıgerıde halen daha araclarında hayır propagandaları yaparken el altından evet demelerı
kanaatım o ki yarısı evet dıyecek
***
Chp sen neymıs beee!
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#112
Gönderim zamanı 05.09.2010 - 13:38
#113
Gönderim zamanı 05.09.2010 - 17:05
#114
Gönderim zamanı 05.09.2010 - 21:23
Soner YALÇIN
19 Nisan 1960ta Milliyetin manşeti şuydu: Her türlü siyasi faaliyet durduruldu. Bu kararı alan Tahkikat Komisyonu, Başbakan Menderesin Adliye işleyemez hale gelmiştir sözleri üzerine Mecliste Demokrat Parti oylarıyla kuruldu.
Neydi bu komisyonun görevi, ne tür kararlar aldı? Anayasa Mahkemesinin kurulmasına neden olan bu komisyonu bilmeden bu referandumda neyi oyladığınızı bilmeniz mümkün değildir.
27 Ekim 1957 seçimlerinin üzerinden 2 yılı aşkın süre geçince CHP lideri İsmet İnönü Anadolu gezisine çıktı. İstanbulda, Konyada, Uşakta, Kayseride, İskenderunda olaylar çıktı; polisler İnönüyü karşılamak isteyen halkı zor kullanarak dağıttı.
Demokrat Parti Meclis Grubu bir bildiri yayınlayarak, CHPyi halkı ve askeri ayaklanmayı kışkırtmakla ve bütün yurtta yıkıcı grupları kendi çevresinde toplamakla suçladı.
DP muhalefeti susturmak istedi. Muhalefete karşı yeni tedbirler alınmasına karar verdi.
Alınacak öncelikli tedbir; Mecliste Tahkikat Komisyonu kurulmasıydı. Ve 18 Nisan 1960ta Tahkikat Komisyonu kuruldu.
Tamamı DP milletvekilinden oluşan 15 üyeli komisyonun görevleri bakınız neydi:
- Muhalefet ve basın aleyhinde ortaya atılan tüm iddiaları bu komisyon soruşturacaktı.
- Her türlü siyasi faaliyet hakkında önleyici karar almak; mitingleri, toplantıları yasaklamak bu komisyonunun göreviydi...
- Her türlü yayını yasaklamak, yayın organlarının basım ve dağıtımını durdurmak ve kendilerince gerekli her belgeye el koymak bu komisyonunun görevleri arasındaydı. (Belge aradığı her kurumu, her evi izinsiz basma yetkisi vardı.)
- Meclis görüşmeleri ya da önergeler sadece Resmi Gazetede yayınlanabilecekti.
- Hükümet bütün iletişim araçlarından istediği gibi yararlanabilecekti.
Anlaşılacağı üzere komisyon, TBMMden ve mahkemelerden daha güçlüydü; savcı ve hâkimlerin bütün yetkisini elinde tutuyordu.
Öyle ki:
- Komisyonun alacağı önlem ve kararlar kesin olacak; bu önlem ve kararlara hiçbir şekilde itiraz edilmeyecekti.
- Komisyonun karar ve önlemlerine karşı çıkanlar 1 yıldan 3 yıla kadar ağır hapisle cezalandırılacaktı.
- Komisyon kararlarının icra ve infazında sivil ya da asker hangi görevlinin ihmali görülürse o kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapsedilecekti. Keza soruşturmayla ilgili olayları açıklayanlar da aynı cezaya çaptırılacaktı.
Aldığı ilk karar
Komisyon kurulur kurulmaz aynı gün iki karar aldı:
- Partilerin kongre, toplantı düzenlemeleri, siyasal etkinliklerde bulunmaları ve yeni örgütler kurması yasaklandı.
- Komisyonun yetki, görev, karar ve çalışmaları hakkında yayın yapılmasına ve konuyla ilgili TBMMde görüşme yapılmasına yasak getirildi.
Milliyet Gazetesi 19 Nisan 1960ta manşeti attı: Her türlü siyasi faaliyet yasaklandı.
Dikkat ediniz daha 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi yapılmamıştı.
Kim alıyordu bu kararı; sivil bir iktidar!
Hep yazdım, darbeyi sadece askerler yapmaz; sivil iktidarlar da darbe yapar.
Ve işte böyle komisyonlar kurdurup böyle kararlar alabilirler.
Gücünü nereden aldı
Tahkikat Komisyonunun kurulması Anayasaya aykırı değildi. Anayasa Meclisteki çoğunluğu elde bulunduran partiye/hükümete bu yetkiyi veriyordu. DP bu nedenle Tahkikat Komisyonuna çok geniş yetki tanıyan Tahkikat Encümeni Salahiyet Kanununu Meclisten geçirdi.
Başbakan Adnan Menderes 1960 yılbaşından beri aynı sözü tekrarlıyordu: Adliye işlemez hale gelmiştir. Şimdi Başbakan Menderes yargı yetkisini DP milletvekillerinden oluşan bu komisyona vermişti.
Menderes Türkiyeyi kendi idaresindeki bir tek parti sistemine döndürmek için kurdurmuştu bu komisyonu.
Yani bu komisyonunun kurulmasının salt amacı muhalefeti bastırıp yok ederek sonsuza kadar iktidar olmaktı.
Peki...
Milletin oyuyla iktidar olup yargının üzerinde yetkisi olan bir komisyon kuran Başbakan Menderes olayları önleyebildi mi? Yoksa bu komisyon kararlarıyla olaylar daha mı kontrol edilemez bir aşamaya geldi?
Tahkikat Komisyonu parti faaliyetlerini yasakladı; gazeteleri kapattı, habercileri cezaevine gönderdi; beş kişinin yan yana gelerek dolaşmasına yasak getirdi; 19 Mayıs törenlerinin yapılmasını bile yasakladı; mektup ve telgraflara sansür koydu; üniversiteler kapattı vs.
Ancak olaylar hiç durulmadı. Üstelik çıkan olaylara kan karıştı; Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polis kurşunuyla öldü.
Sonrasını biliyorsunuz...
Anayasa Mahkemesi niye kuruldu
Bugün hükümetin hedefinde olan Anayasa Mahkemesinin 1961de hangi ihtiyaçlar sonucu kurulduğunu sanıyorsunuz?
Hükümetin kendisine karşı çıkan muhalefeti, çeşitli kanunlar çıkararak tasfiye etme gücü ve en sonunda muhalefeti meclis aracılığıyla yargılama yetkisini de kazanması üzerine; TBMMde çoğunluğu elinde bulunduran partinin çıkardığı kanunları Anayasa Mahkemesi kurarak denetleme ihtiyacı bütün yakıcılığıyla kendisini göstermişti. TBMMye hâkim olan hükümetin kuvvetler ayrılığını bertaraf ederek diktatoryal bir rejim kurmasının önünde Anayasa Mahkemesinin bir engel oluşturacağı düşünüldü. Türkiyede Anayasa Mahkemesinin kurulması düşüncesinin arka planında işte bu tarihsel gerçek vardır.
Bugünlerde yine düne dönülmek isteniyor.
Karar sizin...
BODRUMUN KAT İRTİFAKIYLA REFERANDUMUN NE İLGİSİ VAR
BODRUM Manastır Otelde bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. Akdeniz mimarisinden, Bodrumun korunmasından bahsediyoruz.
Arkadaşım birden, Yüksek yargı olmasaydı, Bodrumun her yanı Marmaris, Kuşadası gibi apartmanlaşacaktı dedi.
Bodrumun kat irtifakı 3ten 5e çıkarılmak istenmişti. Bu imar cinayetini yüksek yargı önlemişti.
Sohbetimiz bir anda referandum sürecinde yüksek yargının neden sürekli hedef haline getirildiğine kaydı.
Nasıl kararlara imza atmıştı ki yüksek yargı bu derece tepki görüyordu.
Bodrumda arkadaşımla ve konuyu bilen dostlarla yüksek yargının aldığı son yıllardaki kararları anımsamaya çalıştık.
İşte bizim hatırladıklarımız:
Erdemir: Cumhuriyet, tarihi boyunca bu nedenle devlet yatırımlarıyla demir-çelik tesisleri kurulmasına büyük önem verdi. Türkiye 2005 yılına gelindiğinde Avrupanın 5., dünyanın 13. büyük çelik üreticisi oldu.
2005 yılında kurumun yüzde 46.12si satışa çıkarıldı. Danıştay 13. Dairesi 2008 yılında özelleştirme kararını iptal etti.
Tüpraş: Ülke vergi gelirinin yüzde 12sini karşılayan Tüpraşın cirosu 4 buçuk milyar dolar idi. 2004 yılında şirketin yüzde 65.76sı 1.3 milyar dolara Zorlu-Efremov Grubuna satıldı. Petrol-İş Sendikasının açıklamasına göre bu para Tüpraşın 2 yıllık kârıydı. Ankara 10. İdare Mahkemesi bu satışı durdurdu. Danıştay da kararı onayınca şirketin satışı durduruldu.
2005 yılında Tüpraş hisselerinin yüzde 14.76sı 569 milyon dolara İsrailli işadamı Sami Ofere satıldı. Satış kamuya duyurulmadan gerçekleş-tirildiği gerekçesiyle Ankara 12. İdare Mah-kemesi tara-fından iptal edildi.
Tüp-raş sonunda 2006 yılında hisselerinin yüzde 51i Koç-Shell ortaklığına 4 milyar 140 milyon dolara satıldı. Bu satış, 2 yıl öncesinin 4 katıydı.
Galataport: İmar yetkisi olmamasına rağmen Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Karaköy İskelesinden Mimar Sinan Üniversitesine kadar olan en değerli sahil şeridini imara açtı. Galataport Projesini Sami Oferin sahibi olduğu Royal Caribbean Cruises ile Mehmet Kutmanın sahibi olduğu Global Yatırım şirketi kazandı.
Danıştay, İstanbulun tarihine sahip çıkıp projeyi iptal etti.
İETT arazisi: İmar planlarında kamu ve park alanı olarak görülen İstanbul Leventte bulunan İETT arazisi 2007 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından arazinin imar planını değiştirerek Dubai Şeyhi El Maktuma satıldı. Ancak Mimarlar Odası, İstanbul halkına ait olan bu arazi üzerindeki projenin durdurulması için İstanbul 7. İdare Mahkemesine başvurdu.
Olay mahkemeye taşınınca El Maktum, ihalenin karşılığını ödemedi. Bu durumda ihaleyi iptal etmesi gereken belediye, ihaleyi iptal etmeyerek arazinin Şeyh Maktumun elinde kalmasına izin verdi. Konuyu yargıya taşıyan CHPnin talebini Danıştay kabul etti.
ETİ Alüminyum: 2007de Danıştay 13. Dairesi, Seydişehir Eti Alüminyum Tesislerinin blok satış yöntemi ile Ce-Ka A.Ş.ye 305 milyon dolara satışını onaylayan Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını iptal etti. Danıştay 13. Dairesinin iptal kararında, özelleştirme sırasında Türkiyenin alüminyum üretiminde dışa bağımlılığını azaltacak tedbirler öngörülmediği, sadece mevcut üretim seviyesinin üç yıl süreyle korunmasının taahhüt edildiği vurgulandı.
Şeker A.Ş.: Danıştay bu ihaleyi 15 Ocak 2010 günü aldığı bir kararla iptal etti. İptal kararında, ihale şartnamesinde üretimin devamlılığının güvence altına alınmamış olması ve Türk halkı için stratejik gıda maddesi sayılan şeker üretiminin, söz konusu satış sonrasında devam ettirilmemesi tehlikesinin doğmasıydı.
İzmir Limanı: Danıştay, 2008 yılında TCDD Genel Müdürlüğüne ait İzmir Limanının özelleştirilmesi amacıyla yapılan ihaleyi kamu yararı gözetilmediği gerekçesiyle iptal etti.
Mayınlı arazi: Türkiye ile Suriye arasında bulunan mayınlı araziler İsrailli firmalara 49 yıllığına verilmek istendi. Anayasa Mahkemesi bu kararı ülke güvenliği açısından sakıncalı bulup iptal etti.
Kreşler ve bakımevi kararı: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı kreş ve gündüz bakımevlerinde verilen hizmet karşılığında alınacak para davalık oldu. Danıştay 10. Dairesi muhtaç çocukların bakımını sağlayan kurumun, kâr amacı gütmek suretiyle ücret tespit etmesinin yasal amaca aykırı olduğuna karar verdi.
Engelli yasası: Danıştay 11. Dairesi, engellilerin kamu görevine atanmalarına ilişkin, işe alınmamış olsalar bile, işe başladıkları tarihte işgücü kayıplarının yasada öngörülen oranda olduğunu kabul edip engelliler lehine karar verdi.
GDOlu gıdalar: Genetiği değiştirilmiş gıdaların ithaline izin veren bakanlık yönetmeliği Danıştay 10. ve 13. dairelerince iptal edildi.
Tekel kararı: Tekel fabrikalarının kapatılarak işçilerin 4/C statüsüne geçirilmesini Danıştay, işçilerin rızaları dışında verilen 4/C statüsüne geçirilme ve böylece sosyal güvenceden yoksun bırakılma kararının yürütmesini durdurdu.
Fazla mesai kararı: Danıştay 12. Dairesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre çalışan sözleşmeli personelin, verilen işleri bitirene kadar normal çalışma saatleri dışında da çalıştırılması ve bunun karşılığında herhangi bir ek ücret ödenmemesine ilişkin hizmet sözleşmesindeki düzenlemenin yürütmesini durdurdu.
Telefon dinlemeleri: Adalet Bakanlığı, 2007 yılında çıkardığı yönetmelikte telefon dinlemelerine yeni düzenlemeler getirdi. Danıştay, Adalet Bakanlığı da dahil olmak üzere hiçbir idari makamın telefon dinlemeleri için yönetmelik hazırlayamayacağına hükmetti.
Belediyelerde kadro kararı: Bakanlar Kurulunun belediyelerde norm kadro standardı getiren kararına karşı Belediye-İş Sendikası, Danıştayda iptal davası açtı. Binlerce belediye çalışanının işini kaybetmesine neden olacağı belirtilen kararname mahkeme tarafından iptal edildi.
Madencilik yasası: Anayasa Mahkemesi 2009 yılında verdiği kararla, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinin 65 maddesini iptal etti. Maden arama gerekçesi ile çevrenin tahrip edilmesine izin veren uygulamalar böylece mahkemeden geri döndü.
Eczane kararı: Danıştay, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türk Eczacıları Birliği arasındaki ilaç temini protokolünün feshine ilişkin SGK işlemi ve eczacılarla tek tek sözleşme yapılmasını öngören işlemin yürütmelerini durdurdu. Bu fesih kararı eczacıların SGK ile örgütlü bir protokol yapmasını engelliyordu.
HES iptali: Doğu Karadeniz başta olmak üzere pek çok doğal güzelliğin ortasına hidroelektrik santral yapma kararı yargıya takıldı. 138 HES projesinden 100ü mahkemelik oldu. 26 tanesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildi. Diğer davalar devam ediyor.
Metrobüs zammı: İstanbul Büyükşehir Belediyesinin enflasyon oranını aşan ulaşım zammı İstanbul 10. İdare Mahkemesi tarafından belediyelerin halkın yararını gözetmesi gerektiği vurgulanarak iptal edildi.
Kuşkusuz yargının aldığı kararlar bunlarla sınırlı değil. Bizim ilk aklımıza gelenler bunlardı.
Peki, yargı bu kararlarında haklı mı haksız mı?
Ya da yüksek yargı hükümetin ayağına dolanıyor mu, dolanmıyor mu?
Buna göre gidip sandıkta oy kullanacaksınız işte...
*****************************************************
Boşbakan kendi ağzıyla da itiraf ettiydi; "Danıştay ve AYM elimi kolumu bağlıyor, ayağıma paranga bunlar."
Hdi durmayın, 12 Eylül'de çözün parangalarını, salın meydana. Dikkat edin sizler de ısırılabilirsiniz.
#115
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 01:32
[Bebeğim Öldü]
Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…
#116
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 09:31
Bombayı patlatayım..
Mhp evet diyor beyler
Sendikalara evet demelerini belirtmişler..gerekcelerı harıka;
sendıka baskanları gerekceyı soyle sunuyor " Chp ile aynı kulvarda gozukemeyız,bu yuzden evet demeye karar verdık"
Aynen boyle dıyordu. Sımdı sendıkalar partıden ayrı hareket edıyor dıyecegım..aklım almıyor.. dıgerıde halen daha araclarında hayır propagandaları yaparken el altından evet demelerı
kanaatım o ki yarısı evet dıyecek
***
Chp sen neymıs beee!
Türkiye'deki MHP mi ? Yok yani bizim bildiğimiz bir MHP var, bu parti ve bu partinin Genel Başkanı da ''hayır'' diyor. Ama sen başka MHP'den bahsediyorsan orasını bilemem. Ya da partinin temsil noktasında hiçbir vasfı olmayıp, fi tarihinde yolu MHP'ye düşmüş ve daha sonra partiden ayrılmış, gittiği yerin de bir türlü yenisi olamamış AKP şakşakçısı ''eski Ülkücü'' tayfasının görüşlerini partinin resmi görüşüymüş gibi göstermek istiyorsan orasını da bilemem. Hem zaten kaşarın eskisi makbuldür ve Makrow, Ülkücünün değil.
#117
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 11:14
Anayasa ve HSYK kurulları, derin Faşist Türk Devletinin çöreklendiği temel kurumlardır. Bu referandum sürecinden sonra o kurumlara Kürtlere düşman olmayan ve gelecekte kurulacak Kürdistanın temellerine karşı çıkmayacak ılımlı, İslamcılar atanacaktır. Biliyorsunuz kurulacak Kürdistana en büyük muhalefeti yapan Türk Ordusunun katil paşaları, bu süreçte ABDnin sağladığı lojistik destek ile tasfiye edildiler
Bölücü terör örgütü elebaşısı Apo'nun kardeşi bu sebeple ''evet'' diyormuş.
O yüzden ben de ''yetmez ama evet'' diyorum.
İslamcı, travesti, dinci, liboş, Kürtçü, marksist, eski tüfek solcu bir olsun, gönüller coşsun.
#118
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 11:52
U2 ve Bono da evet diyor...
http://www.stargazet...iyor-291880.htm
Kevin Costner'da ''evet'' der kesin.
#119
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 13:44
Cumhurbaskanlıgı secımlerınde de turkıye2yı kaosa suruklememek ıcın akpartı martta erken secımlere gıtsın dıyordu.. 5-6 ay sonra meclıste olacagız akp'nın bızımle uzlasmaya ıhtıyacıda yok demeye baslamıstı..
Bunu tutarlılık olarak gorduler. Sızı bılemem ama bende dahıl bırcok kısı buna sasırmadık-zıra tarıhlerı bu tarz tutarlılıklarla doludur.
***
Bunu belırttıkten sonra sendıkaların tavrı hakkında konusayım.
Chp ıcınde nasıl evetcıler varsa ve ogrenıldıklerınde partıden ıhrac edılıyorsa mhp ıcersınde de bu sekılde adamlar olabılır. kım bılebılır? sonucta anlamsız bır mazeretı uretıp evet demeye karar vermısler zaten mhp'nın yarısının evet demesıde ıyımser gozlem-tamamına yakını akp ıle aynı dusunuyor akp'ye olan tek karsıtlıgı akp'nın adında mıllıyetcı takıntısının olmamasıdır:) Cok ıyı bılıyorsunuz kı Mhp ıle chp zaten aynı degıldır.
elbettekı aynı cızgıde olmaktan hosnutsuz olacaksınız..chp gıbı dınsız,laık,gecmısınde radıkal adımları ve kararları olan,Ataturk ısmet ınonu gıbı adamların partının basında yer aldıgı 1.cumhurıyetcı partı olmak Mhp'ye gore degıl
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#120
Gönderim zamanı 06.09.2010 - 14:02
MHP'nin Atatürk'ün CHP'si ile de hiçbir sıkıntısının olacağını sanmıyorum. MHP'nin olsa olsa Türk soyundan gelmemenin partiye genel başkan olmak için kural sayıldığı, Türkçüleri tabutluklara atıp ülkenin geleceğini kurtaracak Türk milliyetçiliği fikrini siyaset dışına iten, 70'lerde hücre evi gibi çalışan, Ahmet Türk gibi teröristleri milletvekili seçtiren, Abdülkadir Aygan gibi teröristlere Ülkücü vurdurtan sosyalist enternasyonelci CHP ile sıkıntısı olur.
Bu arada Cüppeli Ahmet Hoca'da ''yetmez ama evet'' diyormuş. Vatana millete hayırlı olsun.
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Whatstapp çöktü mü? Instagram'a neden giremiyorum? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Twitter'a neden erişim sağlanamıyor? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Neden tweet atılamıyor? Açıklama geldi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Apple, yangın riski nedeniyle dizüstü bilgisayarları geri çağırıyor |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Kendilerini Müctehid Ve Fıkıh Alimi Zannedenlere..... |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
|
20 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 20 ziyaretçi, 0 gizli